Fırtınada savrulan ve hayatta kalmak için diğer yolculara karşı savaşan Lili, Julien'i gözden kaybeder ve ardından her şey karanlığa gömülür. Kendine geldiğinde, güneş başının üzerinde pırıl pırıl parlamaktadır ve deniz berraktır. Lili turuncu bir teknededir ve etrafı hayatta kalan diğer altı kişiyle çevrilidir. Ne yazık ki Julien aralarında değildir. Umut ve hüzün arasında uzun bir yolculuk başlar. Sonsuzluğa uzanan bir bekleyiş, petrol denizi üzerinde sallanırken, bu yabancılara sıkıca sarılır. Yardım gelmesini bekler, bir kıyı, bir ada bulmayı, karaya ulaşmayı umar. Her geçen gün, Lili'yi kocasından, onu yeniden görebilme umudundan daha da uzaklaştırır. Lili mücadele eder, gençliğini, arkadaşlarını, kocasını, onlarla tanışmalarını, ilk öpücüklerini hatırlar. Sonra, her şey kaybedilmiş gibi görünürken, tuhaf olaylar meydana gelir.
«Harika bir okuma, elinizden bırakması zor. Hikâye yavaş ilerliyor gibi görünebilir, ancak o kadar çok şey ve ayrıntı anlatıyor ki, kitap yoğunlaşıyor. Şimdiki zaman ve anılar arasındaki geçiş iyi yapılmış ve Lili'nin yolunu, hayatını, duygularını algılamayı sağlıyor. Sayfalar boyunca şekillenen, hayata bir övgüdür.» - Imagin'encre
Psiko-kriminolog ve Yaşam Bilimleri doktoru olan Stéphanie H., 35 yaşında ve şu anda cezaevi alanında ve akademik araştırmalarda çalışıyor. Onu her gün insan ruhunun en karanlık ve en kırılgan köşeleriyle yüzleştiren işi, insanoğlunun kendi sonuyla yüzleşirken karşılaştığı tüm o karmaşık izlenimleri yazmasına vesile oluyor. Let the living onun ikinci romanı.
Fırtınada savrulan ve hayatta kalmak için diğer yolculara karşı savaşan Lili, Julien'i gözden kaybeder ve ardından her şey karanlığa gömülür. Kendine geldiğinde, güneş başının üzerinde pırıl pırıl parlamaktadır ve deniz berraktır. Lili turuncu bir teknededir ve etrafı hayatta kalan diğer altı kişiyle çevrilidir. Ne yazık ki Julien aralarında değildir. Umut ve hüzün arasında uzun bir yolculuk başlar. Sonsuzluğa uzanan bir bekleyiş, petrol denizi üzerinde sallanırken, bu yabancılara sıkıca sarılır. Yardım gelmesini bekler, bir kıyı, bir ada bulmayı, karaya ulaşmayı umar. Her geçen gün, Lili'yi kocasından, onu yeniden görebilme umudundan daha da uzaklaştırır. Lili mücadele eder, gençliğini, arkadaşlarını, kocasını, onlarla tanışmalarını, ilk öpücüklerini hatırlar. Sonra, her şey kaybedilmiş gibi görünürken, tuhaf olaylar meydana gelir.
«Harika bir okuma, elinizden bırakması zor. Hikâye yavaş ilerliyor gibi görünebilir, ancak o kadar çok şey ve ayrıntı anlatıyor ki, kitap yoğunlaşıyor. Şimdiki zaman ve anılar arasındaki geçiş iyi yapılmış ve Lili'nin yolunu, hayatını, duygularını algılamayı sağlıyor. Sayfalar boyunca şekillenen, hayata bir övgüdür.» - Imagin'encre
Psiko-kriminolog ve Yaşam Bilimleri doktoru olan Stéphanie H., 35 yaşında ve şu anda cezaevi alanında ve akademik araştırmalarda çalışıyor. Onu her gün insan ruhunun en karanlık ve en kırılgan köşeleriyle yüzleştiren işi, insanoğlunun kendi sonuyla yüzleşirken karşılaştığı tüm o karmaşık izlenimleri yazmasına vesile oluyor. Let the living onun ikinci romanı.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 1.500,00 | 1.500,00 |