A Guide for the Audiocultural

Bu kitap sizi bizi çevreleyen ses dünyasına götürüyor. Kulağa hoş gelmiyor mu? Ses manzarasının ne olduğunu ve nasıl gezinileceğini açıklayacağız. Ama hepsinden öte, nasıl işitsel-kültürel bir insan olunacağını öğrenmek için birlikte çalışacağız. - Ses manzarası, ses geçişi ve ses vahası nedir? - Gerçekten bu kadar çok gürültülü cihaza ihtiyacımız var mı? - Akustik duman nedir ve onunla nasıl savaşılır? - Çevremizdeki tüm sesler güzel mi? - Mobilya nasıl düzenlenir? Sessizliği seven insanlar için hızlı bir kurs - Paylaşılan ses alanı – haklarımız ve yükümlülüklerimiz Şu anda duman, yani kirli hava sıcak bir konu. Bunun etrafımızdaki tek duman olmadığı ortaya çıktı. Ayrıca akustik duman, yani düşük yoğunluklu gürültü ile çevriliyiz. Bu, organizmamız için büyük bir yüktür. Yazar, daha sağlıklı yaşamak için bununla nasıl başa çıkılacağını gösterir. Bir ses ortamı kavramını, yani bizi çevreleyen tüm sesleri sunar. Hepsi kötü ya da zararlı değildir: Doğanın sesleri – rüzgarın hışırtısı, kuşların cıvıltısı veya bir çeşmedeki suyun pırıltısı – hepsi bize iyi gelir. Bu yüzden kendi özel film müziğimizi ve ses vahamızı yaratmayı öneriyor. Ayrıca paylaştığımız alanlarda bizim de... susma hakkımız olduğunda ısrar ediyor. İnsanların telefonlarına bağırması, ortak alanlarda yüksek sesle müzik dinlemesi ve hatta “hiç bitmeyen” kendin yap projelerinin asırlık sorunu. Herkes böyle bir şey yaşadı. Yazar, düzenlemeler ve yasalar varken, en önemli bileşenin görgü kuralları olduğunu ima eder. Bazen birinden daha sessiz dinlemesini istemeye değer olduğunu ve "konuşan adamın" anlaması için bir şans olduğunu.